Güney Kafkasya’nın batısında, dağlarla deniz arasında uzanan, dört mevsimi bağrında barındıran, dağlarında bembeyaz karlar bulunan, ALLAH’ın armağanı, masal diyarı, cennet diye adlandırılan bir ülkedir ABHAZYA.
Bir zamanlar altın topuklu ‘SATANAY GUAŞA’ yaşamış, bu cennetin ırmaklarında 99 yiğit doğurmuş ‘NART’ adında. Sonra ‘ABRITSKIL’ çıkmış, ABHAZYA ve ABHAZLAR’ı korumak adına. Fazla insancıl ve özgür olmanın bedelini, bir mağarada zincire vurularak ödemiş, ama ABRITSKIL ölmemiş.
Altın diyarı anlamında hep KOLHİDA demişler buralara. Çünki ABHAZYA’da her güzel ve kutsal şey ‘altın’ sözcüğü ile tanımlanır.
Ve bir zamanlar; Hazar Hakanı’nın damadı, Gürcü kralları’nın dayısı, Bizans imparatoru’nun bacanağı, öbürünün teyze çocuğu, birçok komşu kralın dünürüdür ABHAZ kralları. Sonrada, Osmanlı Padişahları’nın anaları olmuş kızları. Ama fayda etmemiş ABHAZLAR’ın bu dostluk ve akrabalıkları. Mısır’da Memlük, Osmanlı’da vezir, sürgünde rezil olmuş.Çarın generali, Kralın naibi, Lenin’in dostu, Stalin’in düşmanı, Şevarnadze’nin ‘AYRILIKÇI’ diye savaştığı, şimdide AGİT’in ‘BARIŞTIRACAĞIM’ diye uğraştığı bir ülke olmuş ABHAZYA...
Doç.Dr. Valeri Beygua