Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKayıt OlPortalliLatest imagesAramaGiriş yap

 

 Kimyasal silahlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 139
Kayıt tarihi : 26/12/07

Kimyasal silahlar Empty
MesajKonu: Kimyasal silahlar   Kimyasal silahlar Icon_minitimePerş. Ocak 31, 2008 6:25 pm

Uluslararası anlaşmalarla yasaklanan silahlardan birçoğu Çeçenistan'da kullanılmıştır. Bu kimyasal silahlardan önemli bir kısmının toprakların işlenemez hale getirilmesi ve ormanların yok edilmesi amacıyla yapıldığı bilinmektedir. Bu sadece korkunç bir çevre katliamı değil aynı zamanda insanların geçim kaynaklarının kurutulması ve bundan böyle tarımsal alanlarda elde edilecek ürünlerin zararlı ve kalıcı etkiler bırakan kimyasallarla yüklü olacağı anlamına gelmektedir.

Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Umar Khambiyev, basınç bombası veya vakum bombası hakkında şu tespitleri yapmaktadır:
"Basınç bombası veya vakum bombası, Grozni bölgesi dışında yaygın olarak kullanılmış ve yeraltında patlatılmıştır. Şimdi de Çeçenistan'ın güneyindeki dağlık bölgede kullanılmaktadır. Bu bombaların insan vücuduna verdiği zararlar çok değişiktir. Patlama alanı kapsamındaki kurbanlar 8-10 saat içinde şiddetli zehirlenme sonucunda ölmektedir. İnsan hücresine nüfuz eden zehir hayati fonksiyonları durdurarak ölüme neden olmaktadır. Zehir hücreden kana karışmakta ve genel bir zehirlenme tablosu oluşmakta ve ölümle sonuçlanmaktadır." (21)
Khanbiyev'in verdiği bilgilere göre Cenevre konvansiyonlarınca yasaklanmasına rağmen Top ve iğne bombalar ve mermiler Çeçenistan'da Rusya devleti tarafından Kaleşnikof tabancasının kullanım sıklığında kullanıldı.

"Bu bombalar insanların acı çekerek yavaş yavaş ölmelerini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Havada infilak eden bombalar milyonlarca küçük iğne ve madeni mini top parçacıkları oluşturmaktadır. İsabet ettiği kişide küçük ama belirgin yara açmakta, kurbanın etine gömülen iğneler günler sonra ölüme yol açmaktadır. Hastanelerimize intikal eden bu vakaların yüzde 30'u felç sonucu ölümle neticelenmiştir. Bu tür top bombalar çok yaygın bir şekilde kullanılmıştır." (22)

Grad (Hailstones), Smerch, Uragan (Hurricane), Skelet (Skeleton) gibi silahların kullanımına ilişkin yine Khanbiyev'in tespitleri şöyle:
"Nüfus yoğunluğunun olduğu yerlere atılan bu bombalar kurban sayısını artırıyor. Çeçenistan'da bu bombaların kullanılmadığı hiçbir yer yoktur. Yakın zamanda İskelet adı verilen bomba daha sık kullanıldı. Bu bombaların 2 metreden daha uzunlukta olduğunu da söyleyelim. Karadan havaya fırlatır ve 500-600 metre havada infilak eder. 4-5 dakika içinde her tarafa çok büyük miktarda küçük metal parçaları saçar. Bu parçacıklar köşeli ve çok keskin kenarlıdır. Bombayı fırlatan aygıt bir 'iskelet' olarak zeminde kalır. Bombanın etki alanındaki canlılarda ölüm oranı yüzde 100'dür. Hastaneye ulaştırılan 46 kurbandan ancak bir tanesinin hayatını kurtarabildik." (23)
Sivillere karşı türü tespit edilemeyen zehirli gazlarla doldurulmuş bomba ve mermiler kullanılmış, bunların yol açtığı zehirlenmelerin sinir sistemini felç ettiği tespit edilmiştir.

Khambiyev: "Bunlar gaz zehirlemeleri gibi sinir sistemini felç etme özelliğine sahiptir. Temmuz 2000 ve Ağustos 2000 başında, zehirli gaz dolu bomba ve mermiler, Çeçenistan'a üç yönden; cumhuriyetin güneyindeki Stariye-Atagi'ye, Vedeno'nun yakınlarına ve Nocay Yurt'taki Tsentoroy'a atıldı. Ben şahsen Vedeno ve Tsentoroy kurbanlarını muayene ve tedavi ettim."

"27 Temmuz 2000'de Benoy Hastanesi'nde araştırma yaptım: 17 ve 28 yaşlarında Vedenolu iki kişi baygın vaziyette getirildi. Onları hastaneye getirenin dediğine göre, getirdikleri yerde de 4 kişi ölmüş. Ölen bu kişilerin ağızları salya ve kan doluymuş ve yüzlerinde morarma varmış."

"Refakatçilerin anlattığına göre, hastaneye ulaşmaya çalışan iki kişi baş ağrısı ve sayıklama ile başlayan süreçte dengelerini kaybederek bayıldılar. 17 yaşındaki kişinin yüzü solgun, göz bebekleri büyümüş, adale spazmlı, taşikardi yanında yüksek tansiyon, ektremitelerde ve gövdede 2 ila 6 santimlik lekeler vardı. Solunum dakikada 50-60 gibi bir hızdaydı. Bol salya vardı. Vücutta yara bere yoktu. 28 yaşındaki kişide de aynı bulgular vardı. 3 gün baygın durumda kaldılar. Tsenteroy'dan hastaneye komada ulaştırılan 6 kişide de aynı bulgular tespit edildi."

Hasta refakatçilerinin anlattığına göre, hepsi deli gibi baş ağrısından acıyla kıvranıp bağırıyorlardı, hayal görmeye başlayıp, bir ağlıyor bir gülüyorlardı. Vedenolu kurbanlarla aynı belirtileri veriyorlardı.

Bunların bulaşıcı bir hastalığın belirtileri olmadığı aşikardı. Zehirlenme var ancak açıkta zehirleyen madde yok. Anlatılanlardan edindiğimiz intiba, o bölgedeki ağaçlık alanın bombalanmasının ardından zehirlenme olduğuydu.

Benzer durumda 5 kişi daha hastaneye getirildi. Tsenteroylu olan bu kişiler bombardımana maruz kalan yerde bulunuyorlardı. Hastane personeli bunlara ne yapacağını bilemiyordu. Bu 8 kişi anlaşılmaz bir davranış sergiliyordu. 10 veya 15 dakikalık bir sürede aşırı heyecanın yerini uyuşukluk aldı ve sonuçta kendilerinden geçtiler. Biz de bu hastaların hepsine zehirlenmeye karşı alınan tedbirleri uygulamaya başladık.

Bu hastaların hepsinin karakteristik semptomları şunlardı: Şiddetli baş ağrısı, mide sancısı, baygınlık hissi, ateş basması, cilt renginde bariz değişiklik, soğuk terleme, ektremitelerde ve gövdede çabucak ortaya çıkan ve sonra kaybolan lekeler, adale spazmı, salya artışı, göz bebeklerinde büyüme, taşikardi, artan nabız (dakikada 140-150), oynak tansiyon (180-160/120-100mm ile 80-60/40-30mm), solunum hızında artış, solunum seslerinde değişiklik.

Ertesi gün iki hasta daha öldü. Bunlar bombardıman ve ateş mevkiinde bulunmuş olan kişilerdi. Aynı semptomlar vardı fakat daha belirsiz olarak ifade edilmişti.

Hastaneye getirilmiş olanlar kurtulabilirdi. Bu kurbanlar 17-30 yaşlarındaydı. Yakınları, kendi hayatlarını tehlikeye atarak onları hastaneye getirebilmişti. Rus işgal kuvvetleri tüm yolları kesmişti. 'Bu işgalci Rusların eline düşmektense ölmeyi tercih ederiz" dediler. Dağıstan ve İnguşetya'daki toksikoloji uzmanlarıyla aracılar vasıtasıyla konuştum. İki hafta içinde bu zehirlenme olaylarının tedavisiyle uğraştık ve olumlu sonuç aldık. Rus kuvvetlerinin ikinci bir saldırısına maruz kalmadan, bir an önce güvenli bir ortamda bulunmak amacıyla, hastaların tam iyileşmelerini beklemeden, yalnızca iyileşme emarelerini görür görmez hastalarını acilen alıp götürdüler. (24)

Rus güçlerine ait zırhlı araçların ortalıkta hiç gözükmemesi herkesi şaşırtmıştı. Zehirli gazları yayan bombaları patlattıktan sonra Rus güçlerinin 3 hafta boyunca ortalıkta görünmemelerinin sebebini daha sonra anladım. Takriben 25 Temmuz civarında, askerler bilinen olayların vuku bulduğu mahalleri aniden terk ettiler. Rus askeri karakolları boşaltıldı. Rusların Çeçenistan'dan çekildiği sanıldı. Tankların her zamanki hareketleri de 20 Ağustos tarihine kadar durmuştu.

Bunlar muhtemelen güvenli bir yere gönderilmişti. Bölgedeki Rus subayları bu tür silahların kullanıldığını biliyorlardı. Bu subaylarla teması olanlarımız ormanlık alanda olanlar hakkında itiraflarına şahit oldu: Bu olaylar başlamak üzereyken bir Rus kontrol noktasında beni tanıyan bir Rus subayı 'ailen evinde otursun, ormanlık alana yaklaşmasınlar' dedi. Onun sözlerine aldırış etmedim. Çünkü bu bölge her gün bombalanıyordu ve halk zaten daha fazla yaklaşmaktan korkuyordu.

Hiç şüphe yok ki subayların çoğu ne olup bittiğini biliyordu ve ümit ediyorum ki bir vicdanlı subay çıkar da gerçeği açıklar ve bu konuda şahitlik yapar. Stariye Atagi yerleşim merkezinde zehirlenme belirtileri hakkında Ruslar yanıltıcı propaganda yaptılar. Mezarlıkta, insanların yıkandıkları sularda zehir kaynağı olduğu iddiaları yayıldı. Zehirli gaz bombardımanlarının meydana getirdiği zararların izlerini yok etmek amacıyla inanılmaz yalanlar söyleyerek insanları kandırmaya uğraştılar. Vakalar konusunda bizim koyduğumuz teşhisler üzerine, gıda ilgisi araştırıldı. Halbuki kurbanlar değişik yerlerden, değişik zamanlarda getirilmişti.

3 ayrı yerde vuku bulan 3 ayrı vakanın bir bütüne ait 3 ayrı parça olduğuna kesin inandım ve inanmaya devam ediyordum. Bu vakalar geride büyük bir felaket bıraktı. (Vedeno'da 6 kurbandan 3'ünü, Tsenteroy'da 18 kurbandan ikisini, Stariye-Atagi'de 15 kurbandan 6'sını kaybettik. Yani toplam 32 kurbandan 12'sini kaybettik.) Çeçenistan'ın değişik bölgelerinde 3 gün süren bu bombardımanda insanların iç sistemlerini hedef alan ve felç eden zehirli gaz bombaları ve füzeler atılmış ve patlatılmıştır. Uluslararası toplum bunlara duyarsız kalmamalıdır. Bağımsız bir uzman topluluğu bu konuyu araştırmalı ve benzer silahların kullanımı ile kullanılan diğer silahların tespiti yapılmalıdır. Bu uzmanlar isterlerse, biz de bize düşen sorumluluk çerçevesinde hastaları ve delilleri vermeye hazırız." (25)

Soğuk savaş sırasında Sovyetler'in Batıya yönlendirdiği bütün o devasa askeri gücü, şimdi bu ufacık Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'nde konsantre olmuş durumdadır.

21 Kasım 1999'da Grozni'nin füze saldırıları sırasında doğumevi ve bir camiye yapılan bombardıman da en az 137 sivil öldü. Ölenler arasında 13'ü yeni doğum yapmış anne, 15'i de yeni doğmuş bebek vardı. Camide de 41 kişi öldü, 400 civarında insan yaralandı. 11 Aralık 1999'da Grozni'nin boşaltılması çağrısı yapıldı ancak şehri terk edemeyen yaklaşık 40 bin kişiden binlercesi bombardıman sırasında yaşamını yitirdi. 9 Ocak 2000'de Şali'de taktik füzenin atılması sonucu emekli maaşlarını almak için bekleyen çoğunluğu yaşlı 150'den fazla Çeçen yaşamını yitirdi. Bu örnekler Cenevre Sözleşmeleri'ne Ek II. Protokol'ün 2. maddesindeki toptan cezalandırma suçuna girmektedir. (26)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.adige.leriz.biz/
 
Kimyasal silahlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Sürgünün 143.Yılı-
Buraya geçin: