Çeçenistan'ı yıkıma götürün süreç
Birlik ve otonom cumhuriyetleri SSCB'ye bağlayan anayasanın 1991'de ortadan kalkmasıyla birlikte Çeçenler de Baltık Cumhuriyetleri, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan gibi kendi kaderini tayin etme hakkını kullanarak bağımsızlığını ilan etti.
Bağımsızlık ilanının ardından Çeçenistan'da 42 ülkenin gözlemcileri ve uluslararası kuruluşların denetimi altında devlet başkanlığı seçimleri yapılmış ve meşru bir iktidar göreve başlamıştır.
SSCB'nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını kazanan cumhuriyetler arasında statüsünü "de jure" olarak uluslararası alanda tescil ettiremeyen tek ülke de yine siyasal tercihler nedeniyle Çeçenistan olmuştur. Çeçenistan daha sonra Rusya Federasyonu'nu oluşturan şu anki federatif cumhuriyetlerin aksine 31 Mart 1992'de birlik anlaşmasını Tataristan gibi imzalamayı reddetmiş, ardından 12 Aralık 1993'te Rusya Federasyonu Anayasası'nın oylamasına ve parlamento seçimlerine katılmamıştır. Ancak Tataristan daha sonra birlik anlaşmasını imzalayarak Rusya federasyonu içine girmiş ve 13 Mart 1994'te bu cumhuriyette de Devlet Duması ve Federal Meclis seçimleri yapılmıştır.
Aslan Maskhadov ve Aleksander Lebed tarafından 31 Ağustos 1996'da imzalanan Hasavyurt Anlaşması, Rusya Federasyonu ile Çeçen Cumhuriyeti arasındaki meselelerin 31 Aralık 2001 tarihine kadar anlaşmaya varılarak çözülmüş olmasını şart koşmaktaydı. Ne var ki, bu anlaşmada Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti'nin resmi statüsünden hiç söz edilmemektedir. 1999 kışına gelindiğinde federal birliklerin Çeçenistan'ı işgal etmesiyle anlaşma ihlal edilmiş oldu. Rus resmi söylemine göre, gerçek sorun Çeçenistan'ın resmi statüsü değil tamamıyla teröristlere karşı yürütülen bir mücadeleden ibaretti