Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKayıt OlPortalliLatest imagesAramaGiriş yap

 

 Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
şeyhşamil

şeyhşamil


Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 26/12/07

Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler Empty
MesajKonu: Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler   Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2007 10:43 pm

Sürgünün 143’üncü Yıldönümü ve Çerkesler


Genel olarak “Çerkes” adıyla bilinen Kuzey Kafkasyalılar,Kafkas sıradağlarının kuzey eteklerinde en eski çağlardan beri yaşamlarını sürdürürlerken, sayısız dış saldırılara uğradılar; Sarmatlardan Hazarlara, Alanlardan Perslere, Moğollardan Kırım Tatarlarına ve nihayet Rus çarlarına kadar nice işgal teşebbüslerine göğüs gerdiler.İşte bu yıl 21-Mayıs’ta 143’üncü yıldönümü anılan “Çerkes Sürgünü” bu son Rus istilasının bir sonucudur.

Peki Çerkesler neden dünyanın birçok ülkesine dağıtıldılar? Bu sorunun cevabını 21-Mayıs-1864’te Kuzey-Batı Kafkasya’nın işgalini sonuçlandıran ve Çerkeslerin varlığına ölümcül darbeyi indiren Rus işgalinde aramak gerekir.

Aslında Ruslarla Çerkeslerin ilk karşı karşıya gelmeleri onuncu asra kadar dayanır.Kabaca 250 yıl süren bu mücadele Moğolların Güney Rusya bozkırlarını ele geçirmeleriyle sona erer.Yaklaşık 300 yıl Moğollar, Ruslar ve Çerkesler arasında tampon bir güç olarak kalırlar.Moğol-Altınordu Devleti’nin yıkılmasıyla Rus-Çerkes mücadelesi 1556 yılında tekrar başlar, Rusların Kafkasya’yı tam olarak işgal ettikleri 1864’e kadar 308 yıl sürer.Bu 308 yıllık mücadele sürecinin ilk 106 yılı hazırlık savaşları olarak nitelendirilse de son 102 yılı bir halkın ölüm-kalım mücadelesi olarak tarihe geçer.Bu 102 yıllık direniş, askeri bakımından aralarında çok büyük bir dengesizlik bulunan iki ayrı gücün mücadelesidir.Nitekim, düzenli Rus orduları her zaman gayri-nizami Çerkes askeri gücü karşısında muazzam bir üstünlüğe sahipti.Kendisi de bir Rus subayı olan Milyutin, Kuzey Kafkasya ile ilgili anılarında Rus askeri gücünü şöyle anlatır:”Son yıllarda Kafkasya’daki savaşta biz dev bir askeri güç bulundurmak zorundaydık.Dağlılara karşı (Çerkesleri kastediyor) savaş için bölgede 172 piyade taburu, 13 gönüllü taburu, 700 kişilik Kazak birliği, 20 Dragon süvari bölüğü 52 alay, 5 süvari bölüğü,1300 kişilik gönüllü süvari birliği, 242 sahra topu bulundurmak gerekmişti[1].” Çerkesler ise azami 80 bin asker çıkarabilirlerdi ki, bunların da yarısı gönüllü süvarilerden oluşuyordu. Yine Rus kaynaklı bilgilere göre, aradaki güç dengesizliğine rağmen, Rusya’nın Çerkesya’yı ele geçirilebilmesinin bedeli sadece son 30 yılda bir buçuk milyon askerini Kuzey Kafkasya’ya gömmek oldu.Yani Kuzey Kafkasya Çerkesler için, her karışı kan ile sulanmış bir vatan olduğu kadar, Ruslar için de büyük bir askeri mezarlıktır.

Kuzey Kafkasya’nın Ruslar tarafından kesin olarak ele geçirilme tarihi, yaygın olarak söylenilenin aksine, Şamil’in teslim alındığı 1859 yılı değildir. Şamil’den bağımsız olarak mücadelelerini sürdüren Çerkesler, Rusya’ya karşı beş yıl daha direndiler.Tarihin en trajik soykırımlarından biri olan Çerkes Sürgünü ve soykırımı, bu halkın, sonunda yenileceğini kesin olarak bildiği halde kaçmadığı işte bu beş yıllık direnişin maalesef çok acı bir sonucudur.

Çerkeslerin kendi topraklarını terk etmelerinin en önemli sebepleri arasında Rusların bütün Kafkasya’da kendi varlığını koruyabilmeleri için, denize çıkış noktası olan Kuzey-Batı Kafkasya’da tam bir denetim sağlama zorunluluğu gösterilir.Bunun için de bölgenin asıl sahiplerinden zorla arındırılıp Ruslaştırılması gerekmiştir.Nitekim yerli halkın sürgün edilmeyip kendi köylerinde kalmak ve itaat sözü vermelerine karşın, Rus Çarı II.Aleksandır onlara şu cevabı verir: “Size düşünmeniz için bir ay süre veriyorum.Bir ay sonra Kuban Nehri kıyılarına, size gösterilen yerlere taşınmayı kabul edip-etmediğinizi bildireceksiniz veya Osmanlı ülkesine göç edeceksiniz”[2] Öte yandan Çerkesleri köy ve topraklarından çıkaran ordu birlikleri ekinleri,bahçeleri imha ediyor,geri dönüş için hiçbir şey bırakmıyordu. Bir Rus albayı şöyle hatırlıyor: “Bizim birlikler çekirge sürüsü gibi köylere saldırdılar.Darı,mısır,buğday,çavdar tarlaları askerlerin ayakları altında ezilip imha edildi. Köyler alev alev yakıldı. Duman ormanlara kadar yükselerek her tarafı sardı.”[3]

Din adamaları ise İslam’ı kullanarak çaresiz halkın duygularını sömürdüler.Osmanlı’dan gelen din görevlileri,Osmanlı medreselerinde okumuş Kafkasyalı imamlar, Çerkesleri Osmanlı topraklarına göç etmeleri için ikna etmeye çalıştılar.Müslüman topraklarında oturmanın üstünlüklerinden bahsedip “kafir” Rusların topraklarında yaşamayı haram buyurdular. Ayrıca Osmanlı Hükümetinin Çerkeslere kucak açarak en iyi muameleyi yapacaklarını vaat ettiler.Bu vaatler 1863 yılında ürün azlığı,tifo,ve çiçek salgını gibi çok kötü koşullarda çok zor duruma düşen Çerkesleri elbette etkiledi.

Sürülen Çerkeslerin çile ve eziyetleri hakkında ne kadar yazılsa gerçekleri yansıtmaya yetmeyecek.1864’te sürgün felaketine tanık olan Fransız asıllı A.F.Berje bunu şöyle anlatıyor: “Novorossisk Koyu’nda kışın soğuğunda kar-yağmur altında 17 bin kadar Çerkes evsiz,yiyeceksiz tifo ve çiçek hastalığının da azizliği ile tamamen mahkumdular.Anasız kalmış bebeler ağlaşırken aç bebekler ölmüş annelerinin göğüslerinde anne sütü arıyorlardı.Dinsel bağnazlık, Rusya’ya karşı nefret ve “Osmanlı Cenneti” ile ilgili yalanlar milleti bu duruma getirmişti.”[4]

Sürgün sırasında 1-1 buçuk milyon kişi ana vatanlarından kendi iradeleri dışında ayrılmak zorunda bırakıldı.Ne var ki vatanlarını terk etmek zorunda kalan Çerkeslerin önemli bir bölümü Osmanlı topraklarına ulaşamadı bile… Ezan sesini ilk duydukları yerde karaya çıkanları ise başka felaketler bekliyordu. Mesela 110 bin kişinin karaya çıktığı Samsun’da tifo salgını nedeniyle ölüm vakası günde 200’e kadar yükseldi.Trabzon’a gelen 247 bin kişiden geriye 63 bin 290 kişi kaldı[5]. Diğer taraftan İngiliz ve Fransız gemileriyle [yasak]ürülen Çerkeslerin akıbeti ise hala meçhul.

Vatanlarından çıkarılanlar gittikleri yerlerde bir cennetle karşılaşmadılar. Peki ya kalanlar? Yine Rus kaynaklarına göre “Dağların en sarp bölgelerinde 8-9 bin kadar savaşçı direnmeye devam etti.Fakat orduya karşı savaşacak güçleri yoktu.Ulaşılması zor olan sık ormanlara ve kayalıklara saklanarak vatanlarından ayrılmayan Çerkesleri bulup yok etmek için özel birlikler görevlendirildi. Çoğu karanlık, ormanlaşmış derelerde saklanarak,orada ellerinde tüfekte soğuktan yada açlıktan ölüyorlardı.”Eşkıya” gerçekten cesur savaşçılardan oluşuyordu. Koskoca orduya karşı yemek ve cephanesiz savaştılar.Ama teslim olmadılar. Binlercesi dağlarda saklanıyor, yer değiştiriyor,askeri kordonlara saldırıyor ve nihayet dağlar onlara mezar oluyordu.”[6]

Bugün ise Çerkesler, Türkiye başta olmak üzere dünyanın elliye yakın ülkesinde yaşamakta. Kafkasya’daki anavatanlarında bile azınlık durumuna düşürülmüş durumdalar. Acaba sahip oldukları topraklardan çok uzakta olanlar, şimdi bu acılı sürgün yıldönümünde ne düşünüyorlar ülkeleri için? İngiliz yarbay G.P.Cameron, “Çerkesler ülkelerinin güzel dağlarına,muhteşem vadilerine, kutsal bir varlık gibi bağlıdılar. Ne servet ne makam, ne şan ne şöhret onları bu sevgilerinden asla vazgeçiremeyeceği gibi,yurtlarını da asla unutmayacaklardır.”[7] derken ne kadar da haklıydı.


--------------------------------------------------------------------------------

[1] KASUMOV Ali-Hasan,”Çerkes Soykırımı”,Nalçik-1992,s:235

[2] Rusya Devlet Askeri Tarih Arşivi’nden aktaran a.g.e. s:245

[3] KOROLENKO P.P.,”Kazakların Kuban Ötesine İskanı”,Kubanskiy Sbornik Dergisi,c:16,s:441,’den aktaran

Kasumov a.g.e.,s:248

[4] Russkaya Starina Dergisi,1882.c:33,s:362 ‘den aktaran Kasumov a.g.e.,s:251

[5] Rusya Dış Siyaset Arşivi’nden aktaran Kasumov a.g.e., s:269

[6] KOROLENKO a.g.e. s:401-402’den aktaran Kasumov a.g.e.s:248

[7] ÖNER Çetin,”Şu Bizim Çerkesler”,Can Yayınları,İst-2001,s:22



BAŞVURULAN KAYNAKLAR

Çerkes Sürgünü,Nihat Berzeg,Ankara-1964

Çerkes Soykırımı,Ali Kasumov-Hasan Kasumov,Nalçik-1992

Çerkesya’dan Savaş Mektupları,John S.Bell,İstanbul-1998

Kafkas Halklarının Özgürlük Savaşı,John Longworth,Kayseri-1996

Tarihte Kafkasya,General İsmail Berkok,İstanbul-1958

Şu Bizim Çerkesler,Çetin Öner,İstanbul-2001

Çerkesler,Arsen Avagyan, İstanbul,Ocak-2004,


Mustafa YÜKSEL-İktisatçı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
samil19




Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 18/02/08

Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler Empty
MesajKonu: Geri: Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler   Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler Icon_minitimePtsi Şub. 18, 2008 3:03 am

Çok teşekür ederim konuyu anlatıgını için sağolsun ..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sürgünün 143'üncü Yıldönümü ve Çerkesler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Sürgünün 143.Yılı-
Buraya geçin: